
Sevgili Râna beni mimlemişti, geç gelen cevabım için Onun engin hoşgörüsüne sığınıyorum ..
Rânacım kitaplığımın önüne geçtim , tarif ettiğin gibi gözlerimi kapatıp bir kitap seçmek istedim, amma bir türlü bende hatırası olan kendime ait bir kitap elime geçmedi, hangi kitaba elimi atsam eşimin çıktı :) en sonunda ben de gözü açık olarak bir kitab seçtim..
Öğrenciyken kitap okuma aşkım beni evdeki ansiklopedileri dahi okuayacak hale getirmişti, sonrasında Risale-i Nur ile tanışınca aradığım eserleri bulmuş olmanın verdiği huzuru yaşadım.. Harçlıklarımdan biriktirdiklerimle aldığım kitaplar en kıymetlileri oldu..
Ve sizlerle paylaşmak istediğim bu kitabı çok kıymetli bir büyüğümden hediye olarak almıştım...Allah kendisinden ebeden razı olsun (amin)
Bediüzzamanın eserlerinden İşaratül-İcaz, bu eser 1. dünya savaşında harpte at üstünde yazılmış, muhteşem bir tefsrdir..
Merhum Mehmet Akif Ersoy bu eser hakkında ; ''En büyük Alim odur ki, bu eseri anlasın..değil emsalini getirebilsin ..''demiştir..
Mimim kuralları gereği sf/ 55 de yazan mevzudan kısa bir bölüm...
Haşrin delillerinden..
Altıncı Bürhan: Saadet-i ebediyeye işaret eden bürhanlardan biri de, insandaki gayr-ı mütenahi istidatlardır.
Evet, Cenab-ı Hak tarafından mükerrem kılınan insanın cevher-i ruhunda ekilen ve rakamlara sığmayan istidatlar var.
Bu istidatların altında, hesaba gelmeyen kabiliyetler var. Ve bunlardan neş'et eden, hadde gelmeyen meyiller var. Ve bunlardan husule gelen gayr-ı mütenahi efkar ve tasavvurat var. İşte bunların herbirisi haşr-i cismaninin arkasındaki saadet-i ebediyeye, şehadet parmaklarını uzatarak gösteriyorlar.
Yedinci Bürhan: Evet, Rahman ve Rahim olan Sani-i Hakimin rahmeti, rahmetlerin en büyüğü olan saadet-i ebediyenin geleceğini tebşir ediyor.
Zira rahmet, ancak saadet-i ebediye ile rahmet olur. Ve nimet, ancak o saadetle nimet olur.
Evet, bütün nimetleri nikmetlere çeviren ebedi ayrılmaktan doğan ve umumi matemlerden yükselen o belalardan kainatı, bilhassa şuurlu olan mahlukatı kurtaran şey, saadet-i ebediyenin gelmesidir.
Çünkü bütün nimetlerin, rahatların, lezzetlerin ruhu olan saadet-i ebediye gelmezse, umum kainatın şehadetiyle sabit olan ve güneş gibi parlayan rahmet ve şefkat-i İlahiyenin bedahetine karşı mükabere ile inkar lazım gelir.
Ey Habib-i Şefik ve ey Şefik-i Habib! Ey Said-i Mecid ve ey Mecid-i Said! Rahmet-i İlahiyenin en latifi, en zarifi, en lezizi olan muhabbet ve şefkatine bakınız.O muhabbet ve şefkati, firak-ı ebedi ve hicran-ı layezali ile karşıladığınız takdirde, vicdan, hayal ve ruh ne hale gireceklerdir? O muhabbet ve o şefkat en büyük, en tatlı bir nimet iken, en azim bir musibete, bir belaya inkılab eder.
Acaba göz önünde bilbedahe görünen rahmet-i İlahiye, firak-ı ebedinin muhabbet ve şefkat aleyhine hücum etmesine müsaade eder mi? Vallahi hayır!
Ancak o rahmetin şe'nindendir ki, firak-ı ebediyi hicran-ı layezaliye, hicran-ı layezaliyi firak-ı ebediye ve adem-i mutlakı da her ikisine musallat eder ki, o firakların, o hicranların kökleri ortadan kalksın.
Kitabı sesli dinlemek isteyenler için( tık)
Kısa bir hasbihal...2008 Ağustos ayında bloğumu açtığımda buraların yabancısıydım ( aslında hala öyle ) sair blogları inceleyerek bazı şeyleri öğrendim..
ilk izleyicim sevgili -mka- olmuştu, bloğumda gitmek üzere duran minik bir dolmuş resmini görünce enteresan bulmuş ve bunun farkında olmadan bloğuma eklediğim bir özellik olduğunu anlamıştım :) sevgili 1sen ve çalıkuşu flame ilk kez okuduklarım arasında ilk dostlardı.. ve bir vesile ile paylaşımlarını ilgi ile takip ettiğim nadir kişilerden kıymetli çaysever zehrayı tanıdım ,onun bloğundaki kıymetli yorumları sayesinde ise eski bloğuyla karşılaştım sevgili Rânanın..Blog serencamın bu şekilde gelişti..
Vakit ayırmak ve emek istiyor blog yazmak, uzun aralar versem de paylaşımlarıma yinede fırsat buldukça bloğumda olacağım,dostları beklerim :)
Rabbim hayatımızı ve ölümümüzü hayırlı kılsın ve razı olacağı bir ömür nasib etsin cümlemize..
sevgiler...
View the Original article
0 yorum:
Yorum Gönder